Vererek Artıranların Öyküleri

“Paylaştıkça çoğaltır, vererek artırırsın.” Sizce de çok ilginç bir söz değil mi? Hele de vermeden almaya alıştırılmış bir toplumda vererek artırmak, hiç de olası gözükmüyor doğrusu.

Matematiksel olarak düşünülecek olursa da; dökülürse boşalır, verilirse azalır, giderse de kaybolur. Evde, okulda ve oyun gruplarında da çocuğa hep almak, geçmek ve ne olursa olsun kazanmak önerildi. Oysa paylaşmak, sunmak, ikram etmek de güzeldi. Birey böylece; bencillikten kurtulmayı, paylaşmayı, karşısındakine saygı duymayı öğrenirdi.

Sevgiyi de paylaşarak çoğaltmıyor muyduk zaten? Yani bir nevi vererek artırıyorduk. Acıyı ise paylaşarak azaltabiliyorduk. O zaman insan ilişkilerini matematikle ölçmeye kalkmanın bizi her zamanda doğruya götürmeyeceği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Zaten iki kere iki her zaman da dört etmiyor doğrusu.

16’ncısını çıkaracağım bu kitabımda da vererek artıran güzel insanların yaşam öykülerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.

Yaklaşık üç yıldır köşe yazarlığı yaptığım ORDU HAYAT GAZETESİNDE, çoğunlukla bu konuları işlemeye çalıştım. Bu konuları işlerken de; sevgi, dostluk, yardımlaşma dayanışma, eğitim öğretim, hak ve özgürlükler, demokrasi, ilkeli siyaset ve benzeri değerleri ön plana çıkarmaya çalıştım.

Atatürkçülük, cumhuriyetin nitelikleri, çağının en önemli aydınlanma projesi olan köy enstitüleri, öğretmen okulları, Kıbrıs fatihi Karaoğlan ve diğer önemli konular da çalışma alanıma girdi.

Kültür, edebiyat, folklor, sosyal yapı, göç, siyaset ve diğer başlıklara da zaman zaman değinmeye özen gösterdim.

Doğup büyüdüğüm coğrafya, görev yaptığım bölgeler ve almış olduğum sorumluluklar, çalışmalarımın alt yapısını oluşturdu.

Çalışmalarımda elden geldiğince objektif davranmaya özen gösterdim. İstedim ki; bizzat tanık olduğum yaşanmışlıklar, gelecek kuşaklara taşınsın. İstedim ki; haklarımızın peşine düşerken, sorumluluklarımızın da farkında olalım. İstedim ki; kendimize yapılmasını istemediğimiz şeylerin başkasına yapılmaması gerektiğinin altını çizelim.

Yozlaşma ve çürümenin bu denli yoğun yaşandığı bir dönemde bile, insani duyguların tavan yaptığını görelim. Açıkgözlük, kıskançlık ve bencillik yerine; yardımlaşma, dayanışma ve hoşgörü ortamını yaratmanın gereğine inanalım. Umudu yaşatalım.

Ülkemizin ve bölgemizin güzelleşmesine katkıda bulunarak barış ve huzur içersinde bir arada yaşamanın hazzını yakalayalım. Umutların yeşerdiği, güvenlik sorununun olmadığı, insanca ve hakça paylaşımın sürdüğü bir ülkede yaşamanın keyfini çıkaralım. Değerlerimize sahip çıkarak çağı yakalamak için çok çalışmamız gerektiğine inanalım.

Her zaman olduğu gibi bu sefer de yola çıkarken yalnız değildim. En başta Ordu Karlıbel Vakfı Başkanı Sayın Ergin Karlıbel’in yönlendirmesi ile yola çıktım.

Onun dışında; Ordu Hayat Gazetesi İmtiyaz sahibi KGF Genel Başkanı Sayın Erdoğan Erişen, OTSO Başkanı Levent Karlıbel, Prof Dr Çağatay Öztürk, Op. Dr Serap Sarıhan, B.Ü. Mütevelli Heyeti Başkanı Engin Özmen, Av. Temel Başalan, iş adamlarımız Sn Seyfettin Yıldırım, Özel Duran, Namık Kaya, Abdullah Karabulut, Nisbet Köleoğlu, Murat Erdem, Zihni Tuncer, Tansel Eribol ve adlarını burada sayamayacağım değerli dost arkadaş ve okurlarıma teşvik ve destekleri için çok teşekkür ediyorum.

Diğerlerini olduğu gibi, VEREREK ARTIRANLARIN ÖYKÜLERİ adlı kitabımı da torunlarım olan Ümit Ege Aydın ve Evren Yekta Aydın’a ithaf ediyorum. Esen kalın.

Yekta AYDIN

Eserlerim