14 Feb 2019

Acaba Kabahat Kimde!

Yeşilce’nin renkli simalarından, kendisini çok sevdiğim ve saygı duyduğum Hulusi ağabeyin, yaşamından bazı kesitleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Hulusi ağabey Yeşilce’de doğmuş, kırın itmesiyle başlayan kente göç kervanına o da katılarak önce İstanbul’a, daha sonra da Almanya’ya taşınmıştır. Emekli olunca yurda dönmüştür. Gençliğinde İstanbul’da profesyonel güreş müsabakalarına katılmış, şu anda da sağlık sorunları yaşayan dünyalar tatlısı bir ağabeyimizdir.
Acıma duygusu, merhamet, yardımlaşma ve dayanışma, hatır gönül alma, kadir kıymet bilme gibi insani değerleri tavan yapmış ender insanlarımızdan birisidir. Onun bulunduğu yerde, katıldığı sohbetlerde, insanlar mutluluktan adeta kendilerinden geçmektedirler. Hoş sohbeti, hazır cevabı, kıvrak zekâsı ve yüreğindeki insan sevgisiyle gönüllerde taht kurmuştur. Kendisine acil şifalar diliyorum.
Hulusi Ağabey, İstanbul’da simitçilik yapmakta, sabah erkenden evden çıkmakta, gece de geç vakit eve dönmektedir. Çocuklarsa şartları gereği akşam o eve gelmeden önce yatmakta, sabahleyin de onun evden çıktığından sonra kalkmaktadırlar. Böylece aylar yıllar geçmekte, çocuklarını sıklıkla görememektedir. Bir gün çocuklarını gördüğünde;
-“ Kız Güllü, bu çocuklar bizim çocuklar mı? Maşallah bunlar ne zaman büyümüşler? Bunların hangisi Menderes?” der.
Hulusi Eriçok, ağabeysi Muhlis Eriçok’la Almanya’da çalışmaktadırlar. Muhlis Eriçok, yeni bir araba almış, araba kullanmayı da yeni öğrenmiştir. Trafikte seyrederken arabayla bir elektrik direğine çarpar. Kendilerinde bir şey yoktur ama araba hasar görmüştür. Muhlis Eriçok üzgündür. Hulusi Eriçok;
-“ Ya ağbi, sen niye üzülüyorsun, kabahat sende değil ki, bu direği buraya diken Alman’da” der.
Hulusi Ağabey, Yeşilce de keman çalmakta, orda bulunanlar da kendisini dinlemektedirler. Bir zaman sonra ben de;
-“Ağbi bunun sözleri yok mu? Sözlerini de söylesene” derim. Hulusi Ağbi;
-“ Ya efendi bu gün kemanı çalsak, yarın da sözlerini söylesek olmaz mı?” der.
Hulusi Ağabeyin değerli eşi Güllü Abla rahatsız olmuş, mide kanaması geçirmiş, oldukça da kan kaybetmiştir. Rengi de biraz esmercedir. Hulusi ağbi eve gelince Güllü Abla’ya;
-“ Kız Güllü, ne kadar güzelleşmişsin, yüzün gözün ay gibi olmuş.” der.
Yeşilce’de ev yapmaya başladığımı duyan Hulusi ağbi beni yanına çağırır. Ziyaretine gittiğimde;
-“ Ya efendi eve başlamışsın. Hayırlı uğurlu olsun. Çok sevindim ama rahatsız olduğum için yanına gelemiyorum. Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sorduğunda kendisine;
-“ Ağbi ilginiz için teşekkür ederim. Bir şeye ihtiyacım yok. Sizin sağlıklı olmanızı istiyorum.” derim. Bana bir miktar nakit vererek kabul edersem çok mutlu olacağını söyler ve devam eder;
-“ Ya efendi ev yapana kargalar bile yardım edermiş. Kargalar kadarda mı insanlığımız kalmadı.” deyince oldukça duygulandığımı ve gözlerimin dolduğunu gayet iyi anımsamaktayım.

Burada bir paragraf ta Yeşilce’de bir dönem belediye başkanlığı yapan değerli büyüğüm Mehmet Karakaya’ya açmak istiyorum. Yeşilce’nin Yeşilyurt Mahallesinde kendisini yetiştirmiş, çağı yakalamış hatta aşmış, çağdaş, demokrat kimliği ile toplumsal gelişmelerin ivme kazanmasına katkıda bulunmuş, zaman zaman gazetemizde yazıları çıkan bir ulu çınardan bahsetmiş olmanın şu anda huzurunu yaşıyorum. Yaklaşık bir asra yakın yaşına rağmen bilinci yerinde ve gayette sağlıklı olması sevindiricidir. Kendisine uzun ömürler diliyor saygılar sunuyorum.
1970’li yıllarda öğretmen boykotunda, ahlâtları öğüterek, dövme unundan yaptığı, kendi deyimi ile “ Boykot helvasının” tadının halen damağımda, Mahsuni’nin türkülerinin de kulağımda olduğunu kendisine anımsatmak isterim.
Bu ayki sizin için seçtiğim şiiri küçük oğlum Ümit’in doğum günü anısına yazmıştım. Sizlerin beğenisine sunuyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.

VEREREK ARTIRIRSIN!

Bu gün küçüksün ama
Yarın büyüyeceksin
Biraz emekleyecek
Sonra yürüyeceksin.

Elbette ki olacak
Koşacağın günler de
Aklını kullanırsan
Yer açılır önlerde.

Ardına bakmamalı
Verip doyurmalısın
Adaletli davranıp
Öyle ayırmalısın.

Alırsan çoğaltamaz
Vererek artırırsın
Büyük düşünemezsen
Gününü kurtarırsın.

İyiliği unutma
Kötülük gelir geçer
Vefasızlık gönülde
Derin yaralar açar.

Bencilce düşünürsen
Kendin olur kalırsın
Çevreye açılırsan
Dünyadan pay alırsın.

Çoğunca sabretmeli
Hem de hoş görmelisin
Düşünerek konuşup
Sözünde durmalısın.

Aslını inkâr etme
Padişah mısın sanki
Sevmekten korkma sakın
Paylaş, artacak çünkü.

Büyüdükçe küçül ki
Herkes şapka çıkarsın
Yoksa kayıplarının
Ardı sıra bakarsın.

Yekta Hoca düşündüm
Yazdım bunca sözleri
Umarım kalır sende
Yaşadıkça izleri.

YEKTA AYDIN EKİM AYI 2012 AYLIK YAZISI