23 Nov 2019

Gittikçe Kayıplarımız Artıyor

Ayhan Kaya yazı işleri müdürümdü. Belediye başkanlığına seçildiğimde ilk göreve başladığım gün hesap işleri müdürümle birlikte hayırlı olsuna ziyaretime gelmişlerdi.
“ Başkanım, hayırlı olsun. Biz size oy vermedik. Hatta seçilmemeniz için de elimizden ne gelirse onu yaptık. Şimdi ise bizimle ilgili olarak alacağınız her türlü karara saygılıyız. Takdir sizin.” deyince ben de onlara:
“ Ziyaretime gelmenizden dolayı çok mutlu oldum. Kendi çapımca ömrüm demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini savunmakla geçti. Belediye başkanlığım döneminde de öyle olacak. Siz bana oy vermek zorunda değildiniz ki. Bunu sizden beklersem kendi düşüncelerimle çelişmiş olmaz mıyım? Burada bulunuş amacımız doğup büyüdüğümüz bölgemize hizmet etmektir. Bu hizmeti de sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz. Bundan sonra sevinçlerimizi paylaşarak artıracağımız gibi üzüntülerimizi de paylaşarak azaltacağız. Hadi bakalım kaldığımız yerden işlerimize hız verelim.” demiştim.
Sanırım benden bu davranışı beklemiyorlardı. Görüşmemizin sonunda oldukça rahatladıklarını görebiliyordum. Onlar da çok mutlu olmuşlardı. Gerçekten de Yeşilce Belediyesinde verimli bir hizmet dönemi geçirmiştik. Bizim bu uyumlu yaklaşımlarımız ise belde de kaos bekleyen çevrelerin pek de hoşlarına gitmemişti.
Yeşilce gibi herkesin birbirine akrabalık bağları ile bağlı olduğu küçük bir bölgede netice de yerel bir seçim olacaktı. Savaşa gidilmiyordu, seçime gidiliyordu. Seçilecek belediye başkanları yüzünden insanların birbirlerine düşman olmaları gerekmiyordu.
Seçimin tansiyonunu düşürmeye çalışıyordum. Ancak ne yazık ki insanlarımız çok politize olmuşlardı. Elimden geldiğince adil davranıp, eşit hizmet yaparak bu siyasi ayrışmayı önleme çabası içersindeydim. Bunun için önce personelime daha sonra da halka; hizmet anlayışımı, dünya görüşümü ve demokratik yaşam biçimimi anlatmaya çalışıyordum.
Personelle uyum içersindeki çalışmamız zamanla halka da yansımıştı. Bana karşı olan belediye personeli ile bile büyük bir aile olmuştuk. Onların her türlü sorunları ile ilgilenmeye çalışıyor, elden geldiğince de onlara destek oluyordum. Onların mutluluğu ailelerine dolayısıyla da içinde yaşadıkları topluma yansıyordu.
Şimdi geri dönüp baktığımda iyi ki de o şekilde davranmışım diyorum. Çünkü bu davranışlarımın geri yansımasının müthiş bir şey olduğunu görebiliyorum. Zaten mahkemenin kadıya mülk olmadığını çok iyi biliyordum.
Geçenlerde Ayhan Kaya’nın aramızdan ayrılmış olduğunu duydum. Bir iki yıldır vermekte olduğu yaşam mücadelesinde yenik düşmüştü. Çok üzüldüm. Ama yapılacak bir şey de yoktu. Artık sözün bittiği yerdeydik. Ailesine sabırlar dilemekten başka bir şey de elimizden gelmiyordu.
Ancak gönlüm ve vicdanımın rahat olduğunu düşünüyorum. Çünkü onun benden razı olduğunu biliyordum.
Yaklaşık iki ay sonra ülkemizde yerel seçimler olacaktır. Nihayet bu seçimlerde de köye muhtar, ile ilçe ve beldeye de belediye başkanı ve meclis üyeleri seçilecektir. Görüldüğü gibi bu bir yerel seçim olduğundan kimi parti genel başkanlarının dile getirdiği gibi bu seçimlerin devletin beka sorunu ile uzaktan yakından ilgisi de yoktur.
Ülkemizdeki bu seçim atmosferi, ilçemiz Mesudiye’yi de etkilemektedir. Muhtarlık seçimleri ise oldukça çekişmeli geçeceğe benzemektedir. Mesudiye’de bu dönem hiç olmadığı kadar nüfus yığılması söz konusudur. Bu yüzden adaylara çok önemli sorumluluklar düşmektedir.




Geçtiğimiz dönemlerde bazı yerel yöneticilerin ilginç ve bir o kadar da ayrıştırıcı yaklaşımlarına tanık olmuş ve hayretlere düşmüştük. Bu yaklaşımlar; en fazla oy veren köylerin sıralamaya konularak ödüllendirilmesi ve “ Ne kadar oy verdiysen o kadar hizmet alırsın.” gibi iktidara yakın olan köylere hizmet önceliği tanınması idi. Umarım geçmişten ders alınarak demokratik olmayan bu tür davranışlardan uzak durulur.

YEKTA AYDIN MESUDİYE GAZETESİ 2019 ŞUBAT AYI KÖŞE YAZISI.