Yerel Seçimler
Seyfettin Yıldırım, bir güzel insan. CHP İstanbul Çekmeköy Belediye Başkan adayı. 01-03-2019 Cuma günü Ordu Basın Kuruluşları Derneği olarak Sayın Seyfettin Yıldırıma destek ziyaretinde bulunduk. Çekmeköy’deki seçim irtibat bürosunda, güler yüzü ile bizleri karşılamasından oldukça mutluluk duyduk.
Seyfettin beyi dinlerken Yunus Emre’nin insan sevgisinde, Mevlana’nın hoşgörüsünde, Hacı Bektaş felsefesinin derinliklerinde ve Şeyh Edebali’nin nasihatlerinde buldum kendimi. İnsana dokunan, onu ötekileştirmeyen, yücelten ve değerli kılan bir yaklaşımı gördüm Seyfettin Yıldırım’ın yaklaşımında. Ahmet Yesevi’den beri süzülüp gelen “ İnsanı yücelt ki devlet yaşasın.” anlayışının yansımalarını gördüm. Çekmeköy halkının ne kadar şanslı olduğunu düşündüm o arada.
Seyfettin Yıldırım’ın yaklaşımlarının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun dünya görüşü ve beşeri ilişkileri ile örtüştüğünü düşündüm birden bire. Bu uyumu sağlayan CHP yönetimini kutlamak istiyorum. Gönül isterdi ki diğer bölgelerde de aynı uyum gözetilsin.
Sevgili Seyfettin Yıldırıma çıktığı bu anlamlı ve çetin yolculukta kolaylıklar ve başarılar dilerken, üzerimize düşen her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğumuzu da bildirmek istiyorum.
Belediye başkanı ve meclis üyelerinin belirlenmesindeki anti demokratik tavır CHP de büyük çalkantılara yol açtı. İstanbul’da Sivas’tan sonra en fazla nüfusa sahip olan Ordu’lu adayların göz ardı edilmesi ise adeta gelenekselleşti. Ordu’lu parti yöneticileri, ne yazık ki bu konuda oldukça aciz kaldılar. Çevrelerindeki dar çemberi kırıp da geniş halk yığınlarının taleplerini öğrenme şansını yitirdiler. Halkla aralarında iletişim sağlama yerine iletişimi koparmayı çıkar yol olarak gördüler. Birleşerek güçlenelim yerine az olsun benim olsun anlayışını sürdürmeye çalıştılar.
Aslında Kâğıthane Belediyesi için de gönlümden sevgili Temel Başalan ismi geçiyordu. Temel kardeşimin böyle bir sorumluluğu çoktan hak ettiğini düşünüyordum. Ama olmadı. Sağlık olsun demek istiyorum.
Günümüzden üç yüz yıl önce Voltaire tarafından söylendiği kabul edilen bir sözü oldubitti çok önemserim. Bu söz ancak erdemli insanların sindirebileceği bir özellik taşımaktadır. Çünkü demokrasinin özünü yansıtmaktadır. İnsan hak ve özgürlüklerine saygıyı içermektedir. Demokratik olgunluğu işaret etmektedir. Öyleyse neydi bu söz?
“ Düşüncelerine katılmıyorum ama senin düşüncelerini ifade edebilmen için canımı bile verebilirim.” diyordu Voltaire.
Bu sözün söylendiğinden üç yüz yıl geçmesine karşın acaba günümüzde toplumumuzun kaçta kaçı bu demokratik olgunluğa sahiptir diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
İlçemiz Mesudiye’de de yakında yerel seçimler yapılacaktır. Kim kazanırsa onu tebrik ederken, diğer adayları da gösterdikleri demokratik olgunluktan dolayı kutlayacağız. Cesaretlerinden dolayı da teşekkür edeceğiz. Adaylara kendi düşüncelerini ifade etmeleri için kolaylıklar göstereceğiz.
Ancak gelişmelere bakılacak olursa kazın ayağının hiç de öyle olmadığı, kolayca görülebilecektir.
CHP Mesudiye Belediye Başkanı adayı Yavuz Ekşi’nin sosyal medyadaki açıklaması:
“ Bazı dernek başkanları, bizim mahalleli dostlarımıza ulaşmamıza engel oluyorlar.” şeklindedir. İçimi acıtan bu sözü halkın sağ duyusuna bırakıyorum. Mahalleler, köyler dernek başkanlarının babalarının tapulu mülkü değildir. Siyasi tercihler yüzünden iyi komşuluk ilişkilerimiz yara almamalıdır.
YEKTA AYDIN MESUDİYE GAZETESİ MART 2019 KÖŞE YAZISIDIR.